Rahmet Kapısı
Sâmiha Ayverdi, edebiyat dünyamıza mâlolmuş edebî ve fikrî eserleri yanında dînî ve mânevî hayâtıyle de irfan hayâtımızın bir âbide şahsiyetidir.
Tevhîd, din ve îman şuuru onun şahsiyetiyle öylesine kaynaşmıştır ki bu, nazarî bir din anlayışı değil, şuurlaşmış bir îmânın fiilen yaşanmasıdır.
Bu hâli, büyük bir îmanla bağlı olduğu Rahmet Kapısı’nda kazandığını: ‘‘Hayâtıma bir çizgi çekerek yekûnunu gözden geçirdiğim zaman, kendi kendisinin emîri olduğu gibi etrafındakileri de hayvâni ve nefsâni hırs ve çirkinliklerinden âzâde ederek hürriyete kavuşturma cihâdı içinde olan bir Ulu’nun çözemi olmaklığımdan başka kârım olmadığı gerçeğini görüyorum’’ ifâdeleriyle dile getiren Sâmiha Ayverdi, kendisi de bir Rahmet Kapısı olarak bu aldıklarını bitmez tükenmez bir aşk ve îmanla etrafına sebil sebil dağıtmıştır.
‘‘Gittikleri yerlere dünyâlarını da beraber götürenler için o geçmiş yılların hâtıraları kaynayan bir kap gibi kapağını atarak dışarı taşmanın yollarını arar. Hele bu hâtıraların arasına kendi dünyâlarından karışmış sesler ve çizgiler de varsa raflarda kalmaya nasıl râzı edilir?’’ diyerek bu kitabında âdeta Türk îman ve irfan hayâtına Rahmet Kapısı’nın kanatlarını ardına kadar açmıştır.
Bu, aşk, şevk, îman ve irfan kapısından girenlere ne mutlu...