Hizmet Binası (Köprülü Medresesi) Hakkında

İstanbul’da XVII. Yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen bir külliyedir. IV. Mehmed devri sadrazamlarından Köprülü Mehmed Paşa tarafından 1072’de (1662) yaptırılan külliye dershanemescid (dârülkurrâ), medrese odaları (dârülhadis), dükkânlar, çeşme, türbe ve sebilden oluşmaktaydı. Daha sonra bunlara, oğlu Sadrazam Fâzıl Ahmed Paşa tarafından 1087 (1676) yılından önce inşa edilen kütüphane ve Vezir Hanı ilâve edilmiştir. Ayrıca türbenin etrafına zamanla eklenen mezarlarla bir de hazîre oluşmuştur. Külliye yapılarından sebil günümüze ulaşmamıştır.

Divanyolu caddesinin genişletilmesi esnasında değişikliğe uğrayan külliyenin eski düzeni hakkında tek belge Köprülü Su Yolları Haritası’ndaki görünüştür. Minyatür tekniğine has bir bakış açısı ile çizilmiş olan bu haritadan yapıların durumu ve külliyenin düzeni kısmen anlaşılabilmektedir. Vakfiyesinde “Dârülkurrâ-i latîfe” olarak bahsedilen yapı medresesinin dershanesi olup aynı zamanda dışa açık bir mesciddir. Divanyolu caddesiyle Peykhâne sokağının kesiştiği köşede yer alan yapı kesme köfeki taşından inşa edilmiştir. Sekizgen planlı olan yapı kasnaklı kubbe ile örtülüdür. Çift sıra pencere düzenine sahip yapıda biri kuzeyde caddeye, diğeri güneyde medrese avlusuna açılan iki kapı vardır. Caddenin 1288 (1871) yılında genişletilmesi esnasında kapı önündeki revak kaldırılmış ve iki yıl sonra kapı yenilenmiştir. Bu durum kapı üzerindeki 1290 (1873) tarihli kitâbeden anlaşılmaktadır.

Yapıda barok üslûbunda yapılmış olan mermer mihrap bulunmaktadır. Üzeri sıvalı, oval formlu bir kaideye oturan vaaz kürsüsü yarım yuvarlak şekilde olup üstünde ajurlu ahşap korkuluk bulunmaktadır. Yapıda bugün mevcut olan ahşap minber ise yeni olup sade bir işçiliğe sahiptir. Mihrabın karşısında yer alan ahşap mahfil de yine XIX. yüzyılın sonunda eklenmiş olmalıdır. Mahfilin sağında merdivenlerle ulaşılan üst pencere ahşaptan köşk tipi minareye geçit vermektedir. Yapının içi yakın zamanda yenilenmiş olan kalem işleriyle süslenmiştir. Peykhâne sokağı üzerinde yer alan ve üstte sivri kemerli olarak düzenlenen, altta ise yuvarlak kemerli açıklığa sahip bulunan kapı ile medresenin revaklı avlusuna geçilmektedir. Medrese odaları bu avlunun iki yönünde “L” şeklinde sıralanmıştır. Yapıda bugün dokuzu tam, biri yarım olmak üzere toplam on oda bulunmaktadır. Divanyolu’nun genişletilmesi sırasında caddeye uzanan koldaki odalardan bir bölümü yıkılmıştır. Yıktırılan bu kolda bir oda ve önündeki revak tam ortadan bölünmüş olup cephe XIX. yüzyılın zevkine göre düzenlenmiştir. Medresede revaklardan doğudakiler sivri, güneydekiler ise geç devirde yenilenmiş olup yuvarlak kemerlidir. Mermer sütun ve baklavalı başlıklara sahip revaklarla odalarda birimlerin pandantiflerle geçişi sağlanan kubbelerle örtülmüştür. Revaklı avluya köfeki taşından dikdörtgen söveli birer kapı ve pencere ile açılan odaların dışa bakan pencereleri yoktur. Kapı karşısındaki duvarlarında ocak ve dolap nişi bulunmaktadır. İki kolun kesiştiği köşede medrese odaları kesintiye uğramıştır. Arada yer alan basık kemerli kapı ile arkadaki küçük bahçeye geçiş sağlanmaktadır. Burada helâlarla vaktiyle çamaşırhane ve gusülhâne olarak kullanılan bir mekân daha vardır. Ayrıca medresenin avlusunda bir kuyu ile mermer su haznesi bulunmaktadır. 1869 yılında faal durumda olduğu anlaşılan medrese 1894 depreminde zarar görmüştür. 2 Eylül 1914 tarihinde yapılan bir tesbitte kısmen tamire ihtiyacı olduğu halde faaliyetine devam ettiği, 1 Ocak 1919 tarihli diğer bir tesbitte ise yangınzedeler tarafından işgal edilmiş olduğu belirtilmektedir.

Türbe Divanyolu caddesi üzerinde dershane-mescidin doğusunda, medrese odaları ile dershane-mescid arasında yer almaktadır. Vaktiyle dershane-mescidin kuzeyine yakın bir yerde olduğu tahmin edilen türbenin eski durumu Köprülü Su Yolları Haritası’ndan öğrenilmektedir. Divanyolu’nun 1288 (1871) yılında genişletilmesi esnasında yıktırılan türbe bugünkü yerinde yeniden inşa edilmiştir. XIX. yüzyılın zevkine uygun olarak ele alınan bugünkü yapı sekizgen planlı olup mukarnas başlıklı sütunların taşıdığı atnalı biçiminde kemerli cephelere sahip açık bir türbedir.

Üzeri sivri kubbe biçiminde düzenlenmiş demir kafesle örtülü olan yapıda sütun başlıklarının hizasında mermer lentolarla cepheler ikiye bölünmüştür. Üstte rûmî, altta geometrik kompozisyonlu metal şebekeler vardır. Medresenin avlusu yönünde çift kanatlı metal şebekeli bir kapısı bulunan türbenin gövdesi üstte palmetli frizle süslenmiştir. Türbede Köprülü Mehmed Paşa, Ayşe Hanım ve Fâzıl Ahmed Paşa medfundur. Peykhâne sokağı üzerinde dershane mescidin batı cephesine bitişik olarak yer alan çeşme mermerden yapılmıştır. İki renkli taşın alternatif olarak kullanıldığı sivri kemerli niş şeklinde düzenlenen çeşme iki yanda halat şeklinde sütunçelerle sınırlanmıştır. Niş içindeki alınlıkta rûmîlerden oluşan girift bir kompozisyon görülür. Kemer köşe dolgularında birer iri rozet ve kıvrak dallı süsleme bulunmaktadır. Bunun üzerinde tek satır halinde ta’lik hatla yazılı olan kitâbeden çeşmenin Köprülü Mehmed Paşa’nın hayratı olduğu anlaşılır. Medresenin doğusunda Divanyolu caddesi üzerinde ve II. Mahmud Türbesi’nin karşısında yer alan yapı İstanbul’daki ilk bağımsız kütüphane binasıdır. Külliyenin bânisi Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa’nın 1072 (1661) yılında vefatı üzerine oğlu Sadrazam Fâzıl Ahmed Paşa tarafından 1087’de (1676) ölümünden önce yaptırılarak külliyeye dahil edilmiştir. Üç tarafı yolla çevrili bir bahçe içinde yer alan yapının sınırları vakfiyesinde belirtilmiştir. 1984 yılında Kubbealtı'na tahsis edilen Köprülü Medresesi, eski harap vaziyetinden kurtarılmış, bugünkü temiz ve bakımlı hâline getirilmiştir.

Köprülü Medresesi hazîresinde medfun zevat ve mezar taşlarında yazanları okumak için tıklayınız.

Galeriler