Dr. Safiye Erol
2 Ocak 1902 tarihinde Edirne’ye bağlı Uzunköprü’de doğdu. Babası Uzunköprü Belediyesi kâtiplerinden Sâmi Bey, annesi Bektaşî Tekkesi’ne mensup Keşanlı Emine İkbal Hanım’dır. Aile 1906’da İstanbul Üsküdar’a taşınınca ilkokulu burada okudu. Ardından Fransız Mürebbiyeler Okulu’na devam etti; 1914’te Alman Lisesi’ne kaydoldu. 1917’de Türk-Alman Dostluk Derneği’nin aracılığıyla gittiği Almanya’nın Lübeck şehrinde özel Falkenplatz Lisesi’nden mezun oldu. Almanya’da çıkan bazı olaylar üzerine aynı yıl İstanbul’a döndü. Bir süre sonra ortalık yatışınca tekrar Almanya’ya gitti ve 1921’de Marburg an der Lahn’da yüksek tahsile başladı. Kısa bir süre de Freiburg’daki Real Gymnasium’a devam etti. 1923’te Münih Üniversitesi’ne geçti. 1926 yılında klasik Arap şiirinde bitki adlarına dair “Die Pflanzennamen in der altarabischen Poesie” adlı teziyle doktor unvanını aldı. Ertesi yıl yurda döndü. Safiye Sami adıyla Selma Lagerlöff’ten tercümeler yaptı, Millî Mecmua’da fikrî yazılar ve Dilârâ imzasıyla küçük hikâyeler yayımladı. 1931’de evlendi. 1943’teki Belediye Meclisi üyeliği dışında herhangi bir görev almadı. Havadis, Son Havadis ve Yeni İstanbul gazeteleriyle Türk Yurdu dergisinde millî ve kültürel meseleler, örf, âdet ve gelenekler üzerine yazılar yazdı. 1961-1964 yıllarında Üsküdar İmar ve Kültür Derneği’nin mensubu olarak bazı kültürel faaliyetlere katıldı.
Gerek yazıları gerekse romanlarıyla yaşadığı yıllarda pek fazla dikkati çekmeyen Safiye Erol’un Kadıköyü’nün Romanı (1938), Ülker Fırtınası (1944), Ciğerdelen (1946) ve Dineyri Papazı (1955) adlı romanları gazetelerde tefrika edildikten sonra yayımlanmıştır. 1940’lı yılların ikinci yarısında önce Sâmiha Ayverdi, onun vasıtasıyla da Kenan Rifâî ile tanışır, böylece hayatında yeni bir dönem başlar. İlk yazılarından itibaren bir kadın duyarlılığının hâkim olduğu eserlerinde, Doğu ve Batı kültüründen gelen özümsenmiş yoğun bir hava dikkati çeker. Eserlerinde çevre gözlemlerine, bu gözlemlerden çıkardığı sonuçlara yer verir; şehir, sokak, hayvan, çiçek ve böceklere bile farklı bir açıdan yaklaşır. Zaman zaman küçük yaşta annesinden dinlediği hikâye ve anekdotları anlatırken Keşan ağız özelliklerini kullanır.
Romanlarında genellikle kadınlara ait problemleri ve kadının çevre ile ilişkilerini ele alan Safiye Erol’un kahramanları kaderlerinin mahkûmu gibi görünseler de iradeleri sayesinde sonunda ıstıraptan kurtulur ve arınarak âdeta yeniden doğmayı başarır. Romanlarına hâkim olan aşk duygusu beşerî aşktan Allah’a ve giderek topluma doğru bir gelişme gösterir. Yazar makalelerinde Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Yunus Emre, Erzurumlu İbrâhim Hakkı, Hasan Sezâî-yi Gülşenî, İsmâil Hakkı Bursevî, Kaygusuz Abdal, Dede Efendi, Fâtih Sultan Mehmed, III. Selim, Sokrat, Homeros, Shakespeare, E. Zola, Goethe, V. Hugo, Schopenhauer, Pierre Loti gibi Doğu’dan ve Batı’dan bazı portrelerle İstanbul, Edirne, Bursa, İznik gibi şehirleri ve tabiatla ilgili birtakım konuları ele almıştır. Biraz da dönemin geçerli değer hükümleri dolayısıyla edebiyat tarihçileri dışında adı ve eserleri uzun süre anılmayan Safiye Erol, ancak 2000’li yıllardan sonra eserlerinin tekrar yayımlanmasıyla âdeta yeniden keşfedilmiş ve kısa zamanda Türk okuyucusunun ilgi odağı hâline gelmiştir. Bu tarihten itibaren hakkında akademik çalışmalar yanında değişik bilimsel toplantılar yapılmıştır.
1 Ekim 1964’te İstanbul’da vefat etti ve Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi. Tüm eserlerini Vakfımıza bağışlamıştır.
Kubbealtı Yayınları’ndan Çıkan Eserleri:
- Kadıköyü’nün Romanı (1938)
- Ülker Fırtınası (1944)
- Ciğerdelen (1946, 1974)
- Ken’an Rifâi ve Yirminci Asrın Işığında Müslümanlık (Sâmiha Ayverdi, Nezihe Araz ve Sofi Huri ile birlikte, 1951)
- Dineyri Papazı (2001)
- Çölde Biten Rahmet Ağacı (2001)
- Makaleler (Haz. Halil Açıkgöz, 2002)
- Leylak Mevsimi - Hikâyeler (Haz. Halil Açıkgöz, 2002)
Diğer Eserleri:
- Portugaliya İmparotoriçesi (Selma Lagerlöff’ten, 1941)
- Su Kızı (La Motte-Fouqué’den, 1945)
DİA'dan yararlanılmıştır.