Yağmur Tunalı'dan "Nevzat Atlığ" hakkında birkaç satır

Mûsikîmizle övünmemiz için

NEVZAT ATLIĞ

Nevzat Atlığ, Türk Mûsikîsi’nin zirve ismi. 

Çok yönlü bir kültür adamı.

Klasik kültürün son büyük temsilcilerini yakından tanıma talihiyle şahsiyetini yoğurmuş bir sanatkâr.

Doğu’yu, Batı’yı, dolayısıyle dünyayı bilen modern bir Türk aydını.

Hayatını Türk Mûsikîsi’ne vermesine rağmen radyoloji laboratuvarını da bırakmayan bir doktor.

Bir özelliğini de bu vesileyle söylemeliyim: Şişli’deki muayenehanesine gelen hiçbir müzisyenden ücret alınmaz.

Sadece Türk Mûsikîsi mensupları değil,  hangi tür müzikle ilgili olursa olsun böyledir.

Bunu, prensipli hayatının ana çizgilerini duyuracak ölçülerden bir örnek olarak vermek istedim.

Prof. Dr. Nevzat Atlığ, radyo zamanlarının sembol isimlerindendir.

Mesut Cemil Bey’le Hoca-talebe ve halef-seleftir.

Ondan devraldığı iki önemli görev vardır.

Radyo müdürlüğü ve Klasik Koro Şefliği.

Oradan başlayan sanat ve idarecilik hayatı, henüz yazılmasa da yüksek başarılarla kültür tarihimizde müstesna yerini aldı.

Nevzat Bey, 95 yaşında.

Zor şartlarda geçirilen ve fakat şahane yaşanan bir uzun hayatı imrenilecek derecede verimli ve güzeldir.

Bizde biyografiler pek bilinmez, geniş şekilde yazılanlar enderdir.

Bu ihmalimizden dolayı kaybımız hesap edilemez, tarif edilmez değerdedir. 

İyi ki bu bereketli ömrün nasıl yaşandığını, bahsedeceğim eser sayesinde daha yakından biliyoruz.

Kitabın yazılış hikâyesine bir ölçüde vâkıfım.

Çünkü hem yazarıyla, hem de aziz Nevzat Atlığ üstadımızla zaman zaman konuşmuştuk.

Birkaç not düşersem diyeceklerimin özünü ve özetini vermiş olacağımı ümid ediyorum.

Nevzat Hoca, çok disiplinlidir, hayatını planlamada ve yaşamada da öyledir.

Biyografisinin yazılmasında da öyle davrandı.

Radyolarımızda, televizyonlarımızda müzik yayıncılığıyla tanınan Ergun Balcı Bey’le biyografisinin yazılması için konuşmaları da bu çerçevedeydi.

Ergun Abi, ele avuca sığmaz bir karakter olduğu halde Nevzat Hoca’nın planına uydu.

Önemli ve benim burada söylediğimden zor bir meseledir.

Çok sık görüştüler.

Kitabın planını beraber çıkardılar.

Belgeleri, hakkında yazılanları, fotoğrafları, ilgilendiği her şeyi dosyalar halinde Ergun Bey’e gösterdi.

Yazmaya başlamadan onu fikren hazırladı.

Bununla da yetinmedi, hayatını bütün detaylarıyla anlattı.

Yazarın işini çok kolaylaştırdı.

Kitabı okuyanlar, bunun için hayatının her devresini kendi ağzından cümlelerle öğrenmekle kalmayıp, etraflıca ve duygusuyla beraber anlayacaklar.

Bana kalırsa, kitabın değerini artıran en önemli husustur.

Bir diğeri, hemen her konunun belgesi ve fotoğraflarının konmasıdır.

Üçüncüsü, hakkında yazılanlarla beraber, anlatılan konularda tanıdıkların, dostların ve uzmanların görüşlerinin verilmesidir.

Bunlar kitaba sağlam bir dokümanter(belgesel) karakteri kazandırıyor.

Hatıraların tek yönlülüğü çapraz fikirlerle destekleniyor, güvenilirlik artırılıyor. 

Bu sağlamlığıyla, bir devrin aynası sayılacak bu kitap, sadece müzikle ilgilenenlerin değil, kültür hayatımızla ve hayatımızla ilgilenenlerin okuması gereken bir eserdir.

Ayrıca iyi kurgulanmış ve iyi yazılmış bir eser.

Kolay okunuyor.

Yaşanan hayatın renkliliği, mücadele ve anlam değeri akıcı bir şekilde, anlatılanların seviyesini hissettiren bir dille sunuluyor.

Kubbealtı Neşriyat’ın bu güzel eseri, değerine yakışır bir güzellikte sunması da bir vefa göstergesi olmak yanında Nevzat Atlığ’a da uyan bir yayıncı titizliği.

Ersu Pekin’in güzel tasarımına bu satırları yazarken dikkatle baktım, pek beğendim.

Nevzat Hoca’nın beğendiğini bilmek rahatlığıyla da bunu söylüyorum.

Bu şartlarda bir daha zor yetişir, hatta yetişmesi belki de imkânsız değerimiz için böyle bir yayın yapılması gönlümü okşuyor.

2004’te ilk baskısı yapılan eserin üçüncü baskısı yeni çıktı.

16 yılda üç baskı böyle bir eser için normaldir diyenlere katılamam.

Nevzat Atlığ’ı olan bir milletin okumuşları, kültür dünyası daha canlı bir ilgi göstermelidir.

Ömrünün bu hatıra çağında, ona hayatının ve idealinin okunduğunu, bilindiğini ve anlaşıldığını görme ferahlığını duyurmak sadece müzikle uğraşanlara düşen bir görev değildir.

Bu zor yetişir kültür adamı, el üstünde tutulacak bir değerimizdir.

Kitabın adı her ne kadar “Nevzat Atlığ, Mûsikîmizle övünmemiz için”  idiyse de müzikte seslenen kültürdür, bütünüyle tarihimiz ve hayatımızdır.

Nevzat Atlığ üstadımızdan öğrendiğimiz budur.

O hala, müzik ve kültür hareketlerini takip ediyor, memleket meseleleriyle ilgileniyor, elinin ereceği, sözünün varacağı konularda hizmete devam ediyor.

Ergun Balcı Ağabeyime binlerle rahmet.

Nevzat Atlığ Hocama sağlık ve âfiyet diliyor, aziz varlığı önünde hürmetle eğiliyorum.

YAĞMUR TUNALI